Ana Sayfa
İletişim
ATATÜRK KÖŞEŞİ
Yunan mitolojisi
Çin mitolojisi
Kelt mitolojisi
Pers mitolojisi
Maya mitolojisi
Aborjin mitolojisi
Mezopotamya mitolojisi
Arap mitolojisi
Sümer mitolojisi
Viking mitolojisi
Antik mısır mitolojisi
Japon mitolojisi
Babil mitolojisi
Norveç mitolojisi
Roma mitolojisi
Titanlar ve Evre' nin şekillendirilmesi
Dünya' nın yokoluş seneryoları
Keçi ayaklı pan
İlk kadının yaratılışı(Roma mitolojisine göre)
Adonis
Kehanetler
Celse
Kabala
Mitolojide şeytan
Herakles ve 12 görevi
Alternetif tıp
Cadılık
Agarta&Şamballa
Ziyaretçi defteri
 

Mezopotamya mitolojisi

Mezopotamya'nın dini inançları ve kültürü 4000 yıldan uzun bir süre boyunca bu coğrafyada devamlılık göstermiştir. Sahip olduğumuz arkeolojik ve edebi kaynakların büyük bir çoğunluğunu bu uzun zaman zarfından elde ederiz. Din ve mitoloji Mezopotamya’nın tarihi boyunca başarılı bir sentez oluşturmuşlardır. Mezopotamya mitolojisi üç ana döneme ayrılır: yazılı dönem öncesi; 2. Ur Hanedanlığı’ndan (3. bin yılın ortaları) eski Babil’in kuruluşuna kadar olan dönem (MÖ 19. yüzyıl) ve eski Babil döneminden 7. yüzyıl Asur-Babil Uygarlığı’nın sonuna kadar olan dönem.
 
Thorkild Jacobsen, eserlerinde Mezopotamya’da yaygın olan ve etkisi sürekli hissedilen dinsel kavramların varlığına değinir: dış dünyadaki tanrısal güçlerin farkındalığına dair bilgilerdir bunlar. Tanrısal inanışlar bölgeden bölgeye ve Mezopotamya’nın tarihsel süreçlerine göre çeşitlilik gösterir. Gerçekte güneydoğu bataklıklarının (Sümer bölgesi) tanrıları, bu bölgede egemenlik süren Akkadlar, Amoritler ve Asurlular gibi Sami halklarının inançlarından alınmıştır. Dumuzi-abzu bir Sümer bataklık tanrısıdır. Adının anlamı “ana rahmindeki yavrunun doğumunu çabuklaştıran”dır ve çoğunlukla bereketin simgesi olarak görülür. Kız kardeşi üzümün içindeki kudret Geştinanna ve karısı hurma depolarının koruyucusu, İanna’dır. Dumuzi, İanna ve Duttura da olarak bilinen Geştinanna; Dumuzi’nin annesi ve İanna’nın kız kardeşi, yer altı tanrıçası Ereşkigal birçok mitte ve mitolojik dramada da karşımıza çıkan karakterlerdir. Binlerce tanrıdan oluşan bir panteonun küçük bir parçasını oluşturmalarına rağmen, erken dönemin egemen inançlarını belirleyen bereketin ana sembolü olarak görülürler.

Dumuzi, (Sami karşılığı Tammuz) bir hurma ağacındaki bereketi simgeleyen bir mitin ve kültün merkezinde yer almaktadır. Dumuzi’nin İanna’yla evliliğinin cinsel metaforları, karısının onun ölümüne yakarışı ve yaşadığı trajedi, kız kardeşi ve annesinin Dumuzi’yi ölüler ülkesinde arayışı mitin diğer bölümlerini oluşturur. Dumuzi miti, Mezopotamya dinsel inançlarını ve doğadaki güçlerin karşılığı olan tanrılar karşısındaki aciz insanoğlunun çaresizliğini vurgular.
 
Orta evrede, mitler bereket motifleri üzerinden devam eder ancak artık daha az belirleyicilikleri vardır. Bu dönemdeki mitler daha çok kökenleri, yöneticinin yetkisini vurgular ve tarihsel olarak Mezopotamya şehir devletlerindeki kolektif düzene koşut giderler. Bereketi sembolize eden cinselliğin yerini kozmik bir kavram, gücü ve şiddetiyle nehirleri yaratan fırtına alır. Fırtınanın kaynağı, rüzgarların efendisi, Enlil’den başkası değildir. Rüzgarlara hükmetme gücüyle, insan topluluğunun iyiliği adına yapılacak işleri yönetir. Panteondaki en yetkili kişi, şüphesiz gök tanrısı Anu’dur (ya da An). Anu’nun karısı yeryüzü tanrıçası Ki’dir ve onların birlikteliğinden ağaçlar, kamışlar ve diğer bitki türleri ortaya çıkmıştır. Anu, nehir sularının, yağmurun ve bataklıkların kutsiyetini içinde barındıran Enki’nin (sonradan Ea denecektir) babasıdır. Enki çoğunlukla Fırat (Euphrates) ve Dicle (Tigris) nehirleriyle özdeşleştirilir. Adının anlamı “toprağın efendisi”dir ve bu ismin içeriğinde toprağa bereketi taşıyan tatlı suyun gücü ve gerekliliği saklıdır.

Çağrışımlarından dolayı isimlerin her ikisi de onlara şekli verebilen Enki’nin toprak ve suyla olan ilişkisinden türemiştir. Aynı durum Enki ve insan menisi arasındaki ilişkide de söz konusudur.
 
İanna (Sami dilinde İştar) inanışı da bu dönemde değişime uğrar. Hurma depolarının koruyucusu ve Dumuzi’nin eşi olma özelliğine bir de savaş tanrıçalığı eklenir. O yağmurdaki kudret, akşamla sabah yıldızı ve kutsal fahişedir.
 
Bu dönem boyunca tanrılar insanlarla ve diğer tanrılarla etkileşime girmelerini sağlayan çeşitli güçlere sahip olurlar. Evrensel düzenle ilgili mitler ve tanrılar bu kavramların bir parçası olarak karşımıza çıkarlar.
 
Geç Asur-Babil döneminde insanlığın yaratılışıyla ilgili konularda önemli değişimler göze çarpar. Enuma Eliş ve Gılgamış hakkındaki efsanelere dönem boyunca sık sık rastlarız. Enuma Eliş Efsanesi’nde tanrıların nasıl doğduğu ve tanrıların bu ilk birliğinden insanın nasıl yaratıldığı dile getirilir. Hikayemizin ana kahramanı ise Marduk’tur.


 
Tanrıların Yaratılışı
 
Tanrıların doğuşu yeraltındaki taze suların kaynağı Apsu’yla, denizdeki tuzlu su Tiamat’ın bir araya karışmalarıyla olur. Bu sulardan Lahmu ve Lahumu ortaya çıkar. İkisi göklerin tanrısı Anu’yu doğuracak olan Anşar ve Kişar’a hayat vereceklerdir. Anu kendi görüntüsünden toprak tanrısı Nudimmud’u (ya da Ea) yaratır. Tiamat ve Apsu ise dinlenmeye çekilmişlerdir. Bu sırada kendi yaratımları olan çocuklarının cennete yaptığı hareketlerin meydana getirdiği sesler Apsu’yu fena halde rahatsız eder. Tiamat, evlatlarını derhal yanına alarak Apsu’nun öfkesini yatıştırmaya çalışır. Apsu sakin olmaya ikna edilir, ta ki hizmetkarı Mummu, gürültü çıkarmakta direten çocuklarını kovalamaya başlayana dek. Muhtemel bir saldırıya karşı Ea, uykudaki Apsu’ya bir büyü yapar ve tanrı oracıkta ölür. Ea Apsu’nun mezarı üzerinde bir saray inşa eder ve burada karısı Damkina ile oturur. İlk oğulları Marduk’u burada doğururlar.
 
Hikâyenin daha sonraki bölümlerinde daha genç tanrıların Apsu’nun ölümü için intikam almaları konusuna değinilir. Bu işin başına Kingu’yu, Tiamat’ın ikinci kocasını getirirler. Genç tanrıların bir kısmı ise Tiamat ve Kingu’nun ordularına karşı durabilmek için Marduk’u liderleri yaparlar. Marduk’la karşı karşıya gelen Kingu korkar, ancak Tiamat yüreklidir, böylelikle savaş Tiamat ve Marduk arasında devam eder. Marduk Tiamat’ı öldürür. Bedenini iki parçaya ayırır. Parçaların biri cenneti, diğeriyse yeryüzünü meydana getirir. Ardından Marduk kainatın diğer kısımlarını yaratır ve onu yönetmeleri için tanrıları görevlendirir.
 
Bu yeni mitte evrene yeni bir temel verilir; kainat kendilerinden büyükleri öldüren genç tanrılar tarafından meydana getirilmiştir. Esasında bu mit trajedik bir fikrin ve çaresiz kalınışın öyküsüdür: yeni dünya akrabalık sistemine göre ölmüş üyelerden y
Bugün 22 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol